Timrado Kanaryası Ötüşü nasıldır?
- Kafese yaklaşırken veya elinizi kafesin içerisine sokmanız gerektiğinde kuşla konuşun.. Kuşlarınızı ani ışık,ısı ve hareketlerden koruyunuz,bu gibi şoklar kuşunuzu korkak yapar.
- Kuşlara verilen bal hemoglobini yükseltir,daha sonra verilmediğinde hemoglobini düşen kuş çok çabuk hastalanır,bu yüzden ben kuşlarıma bal vermem.(balın yerine üzüm şekeri veya petmez veririm)
- Erkek kuşla dişileri ayrı yerlerde tutarım.
- Erkek kuşu dişilerden bir ay evvelinden eşleştirmeye hazırlarım.
- Erkeklere bu devrede kızıştırıcı(nijer,kırmızı turup)tohumlarının yanısıra mağvi haşhaşıda özellikle veririm.Dişileri ise eşe atmadan önce hafif yağlanmasını sağlarım.
- Eşleştirme devresi bahar aylarına geldiğinden hindibağ bulmanız da kolaylaşıcağından billhassa hindibağ kondiksyon ve eşleşme açısından çok faydalıdır.
- Yuvalığın etrafını ambalaj kağıdıyla sararım üstünü açık bırakırım.
- Yüksekde olan yuvalıkların içini üsten tutuğum dikiz aynası ile kontrol ederim.
- Eşe atmadan önce kuşlara banyo verir,tırnaklarını keser ve bit tozuyla bakımlarını yaparım.
- Yuvalıkların açık kısmını görüş alanımın tersine gelecek şekilde yerleştiririm.
- Folluğun alt kısmı ve keçenin içine sigara tütünü serperim.bitlenmeyi nispeten önler.
- Yavruların aynı anda çıkmaları için sahte yumurta kullanırım.
- Yavru zaiatını azaltmak ve anneyi yormamak için kuluçgada dört yumurta bırakırım.
- Erkeği dişinin yanına akşamdan koyarım.
- Kuluçganın onbirinci gününde ılık banyo veririm.
- Kuluçganın on ikinci günü yumurtaların üzerine ıslatılmış elimle hafif su çiselerim.
- Onikinci günde çıkmıyan yumurtaları on altıncı güne kadar beklerim.
- Yumurtlama zorluğu çeken kuşun anüsünü ılık su buharına tutar ve anüsüne bir damla gıriserin damlatırım.
- Yavruların yuvadan düşüp sakatlanmaması için tabana talaş sererim.
- Yavru kuşlara küçük çapta tünek koyarım.
- Anne yavruların tüyünü çekiştiriyorsa ikinci yuvayı asarım.
- Yavrular kendi aralarında tüylerini çekiştiriyorsa kafesin tellerine kısa kısa ipler bağlarım.
- Kuşlar büyük salmalarda veya kuşhanede ise damlama sulama sistemini uygularım.
- İçme sularına iç parazitlerini dökmesi için ayda bir defa bir litre suya üç diş sarımsağı ikiye bölerek atar birgün beklettikten sonra suluklarına dökerim.
- Aynı sistem soğanlıda oluyorsada ben sarımsaklıyı uyguluyorum.
- Birlitre suya bir çay kaşığı elma sirkesi koyup mikrop kırıcı olarak sularına dahil ediyorum.
- Kuşlarımda mikrobik değilde gıdalardan kaynaklanan bir isal var ise demli çay veya pirinç suyu kullanıyorum.
- Eğer şayet mikrobik bir ishalse ilaca yöneliyorum.(Tetramezetin)
- Banyo suyuna sirke veya karbonat tüylerin parlaklık kazanmasında faydalıdır.
- Banyo suyuna bir çimdik bakır sülfat (göz taşı) katmak mantar , bakteri ve parazitleri öldürür.
- Kuşlarınızı yazdan dışarıda bırakırsanız kışıda soğukda geçireceklerdir,benim kuşlarım kışıda soğukda geçirmekdedirler.
- Kuşlarınızı hava ceryanından ve ani ısı değişimlerinden koruyunuz.
- Kuşlarıma C vitaminini kesmiş olduğum elmanın içkısmına limon sıkarakdan veriyorum.
- Yemde israf varsa karışık yemdeki kenevirden kaynaklanıyordur buyüzden kendi yem karışımınızı kendiniz kenevirsiz yapın.(Avrupalılar genelde kenevir hiç kullanmıyor)
- Ben keneviri yavru zamanı yavrulara çekilmiş olarak kullanıyorum onun dışında büyüklere vermiyorum.
- Kendi yaptığım yem karışımım % 50 Normal ince yem , % 30 Şalgam , % 5Yulaf , % 5 Keten % 10 Sıhat Tohumları.
- Sıhat tohumları ( Nijer , Mavi Haşhaş , Kırmızı Turup , Beyaz Marul , Anason )
- Haftada normal zamanlarda iki defa mama veririm.
- Hazır kuru mamalar olduğu gibi isterseniz kendinizde mama yapa bilirsiniz.
- Mamada kullanılacak olan malzemeler : Haşlama Yumurta ,Haşlama Patates , Büsküvi ,Peksimet , Galete , İnce İrmik , Mısır Unu , Soya Unu ,Yağsız Süt , Balık Yağı , Maden suyu , Bira mayası .
- Yukarıdaki malzemelerle mama yapılır yalnız burda dikkat edilecek birkaç husus var onları sıralıyalım 1) Mamayı balık yağı ve sütlü yapıyorsak buna elma,kabak veya havuçu katmamalıyız. 2) Mamayı kısa zamanda kokuşmadan bitire bilecekleri şekilde vermeliyiz yoksa kuşlarımız zehirlenir. 3)Kuşlar genelde hangi tür mamaya alıştılarsa o mamayı ararlar herhangi bir değişiklikde mamayı rededebilirler o yüzden yapacağınız değişiklik varsa azar azar dikkatlice yapın inatcılıkla yememede israr ediyorlersa zorlamamak gerekir.
- Bil hassa ötüm kuşu besliyorsanız ISI , IŞIK , YEM faktörünü iyi kullanın aksi taktirde ötümde verim alamazsınız.
- Aldığınız yemler tozlu ise bunları mutlak eleyiniz hatta kurutma imkanınız varsa keten tohumu hariç diğer yemleri yıkayıp kurutup verebilirsiniz ben bilhassa yazın yemlerimi yıkayarak hazırlıyorum.
- Eşleştirmeyi kışın yapıyorda gün ışığı yeterli gelmiyorsa zaman ayarlı pirizlerden faydalanarak suni aydınlatmaya gitmeliyiz.
- Bir aylık olupda anne babayı terkeden yavru kuşlara aceleci davranıpda ders eğitimine başlanmasının fayda yerine zararları vardır aksi taktirde kuş abur cubur öter
- Eğitim çağı altı aylık dan itibarendir.Bu zamana kadar salmalarda bir arada olan dişili erkekli duran kuşlar altıncı aydan itibaren dişilerden ayrılır bağımsız ders kafeslerine konur.
- Eğitm süreci kuşun algılama yeteneğine göre değişirsede bir buçuk ay ile iki ay arasıdır
- Raflara yerleştirdiğiniz ders kafeslerini sürekli kendi aralarında yer değiştirin.
- Her zaman eniyi ötenleri en üsten aşşağı doğru sıralayın.
- Hasta olanlar ,negatif nağme çıkaranlar,bileziğiyle sürekli oynayanlar,turlarını yarıda kesenler gurupdan ayrılırlar başka bir yerde gözetilirler hallerinde düzelme varsa guruba dahil edilirler.
- Bu eğitim süreci loş , serin ve sessiz biryerde sürdürülür.
- Eğitim sürecinde kuşlara sürekli antıraman yaptırılarak yarışmalara hazırlanılır.
- Tüy değişiminde hava ceryanından ani ısı değişimlerinden bilhassa korumalıyız.
- Tüydeğişiminde tüy oluşumu puroteyin ağırlıklı olduğundan yumurta maması vermeyi ihmal etmemek gerekir.
- Kuşun tüy değişim devresini kısaltmak için kafesin etrafını bezle sarın ve kafes tabanındaki kağıdını tüyden çıkana kadar değiştirmeyin
- Tüyden çıkamayan kuşların suluğuna koyacağınız safran tüyden çıkmasına yardımcı olacaktır.
BURDAKİ UYGULAMALAR BENİM SEÇTİĞİM UYGULAMALARDIR.!
HERYETİŞTİRİCİNİN KENDİNE GÖRE DOĞRULARI VE EĞRİLERİ VARDIR !
BUNLARDA BENİM KENDİME GÖRE DOĞRULARIMDIR.BEN KUŞLARIMI BU ŞEKİLDE YETİŞTİRİYORUM SİZLERDE BUNLARI UYGULAYACAK OLURSANIZ YİNEDE DİKKATLİ VE TEMKİNLİ OLARAK HAREKET EDİNİZ,
Kaynak: Hüseyin İPEK
Kuşlarımız malumunuz üzere miğdeleri olmadıklarından yedikleri sert yemleri kum vasıtası ile taşlıklarında öğüterekden hazma geçirirler. Taşlıklarında yeteri miktarda kum bulamıyan kuşlarımız yedikleri yemleri gereği kadar öğütemediklerinden bu yemlerdende besi olarak yeterince faydalanamazlar, durum böyle olunca kuşlarımız ileriki zaman içersinde vitamin ve mineral eksikliğinden hastalanıp ölümlerine sebebiyet vermiş oluruz.
Kainatta hürbir vaziyette yaşıyan kuşlar bu gereksinmellerini gayet rahat birşekilde sağlıyorlar oysaki kafes ortamında yaşıyan kuşlarımızın böyle bir şansıyok olduğundan tamamı ile bizlere muhtaçlar,bizlerde doğada var olupda onların faydalandığı meteryalleri kafes ortamında onlara teğmin etmekle mükellefiz.
Şimdi burada sizlere yıllar boyu kuşlarıma hazıladığım kum karışımından bahsedmek istiyorum.
İnce dişli dere kumu, denizde dalgaların kıyıya taşıdığı ölmüs İSTİRİDYE kabuklarının parçalanmasıyla oluşan kum büyüklüğü parçacıklar, aynı büyüklükde GIRİT parçacıkları, haşlanmış YUMURTA ‘nın kabuk zarı alınmış KABUĞU, MÜREKKEP BALIĞI KEMİĞİ ve MANGAL KÖMÜRÜ’nü rendeleyip tozunu ayırdıkdan sonra metal havanda ezilmiş PİRİNÇ tanecikleri ve ANASONu’da dahil ederekden bir güzel harmanlarsak Kum karışımımız hazır hale gelmiş olur. Bu karışımımızı kuşlarımızın kafeslerinde sürekli bulundurmamız gerekir. Bu onların TEMEL BESİ ihtiyaçlarıdır.Yalnız Sülfamezetin gibi Sülfat gurubu ilaçlar verildiğinde bu mineralleri kaldırmamız gerekir yoksa ilaçla aksi etkileşim yapıp ilacın çökeltileşmesine sebebiyet verir. (Tabiatdan topluyarakdan yapacağımız karışım maddelerini kesinlikle temizliğinden şüphe duymadığımız alanlardan almalıyız)
Hüseyin İPEK – 2004
İçindekinler
ToggleKanarya Hakkında Her Şey
Kanarya (Serinus canaria), ispinozgiller (Fringillidae) familyasından güzel sesiyle ün yapmış kafeslerde beslenen bir kuş türüdür.
Kanarya, ismini Latince’de köpek anlamına gelen cannarie kelimesinden almıştır.
Anavatanı Atlas Okyanusunda bulunan Canary ismi ile anılan adalar topluluğudur. İspanyol denizcilerin Kanarya Adalarında getirdikleri sarı-yeşil karışık renkteki serçegiller familyasından olan bu küçük ötücü vahşi kuşlar günümüzde Serinius Canaria Canaria olarak bilinen kanaryalardır. Geçmiş dönemlerde sadece zenginlerin evlerinde beslenen bu kuşlar günümüzde her evde beslenmektedir.
Yaşam Alanları ve Dağılımları
Kafeste veya küçük sürüler halinde etrafı ağaçlarla çevrili göl, dere gibi su kenarlarında yaşarlar. Yabani kanarya, Azor Adaları, Madeira ve Kanarya Adaları’ndaki Macaronezya adalarına özgü küçük bir ispinozdur.
Günümüzde beslenilen kanarya ırklarının ve türlerinin ataları, Azores, Kanarya Adaları ve Medeira bölgesinden 1478 yılından itibaren ticari bir amaçla toplanarak Avrupa ülkelerine satılıp tüm dünyaya yayılmıştır.
17. yüzyıldan beri esaret altında yetiştirilen kuş, 1478’de Macaronezya adalarının fethinden sonra İspanyol denizciler aracılığıyla Avrupa’ya geldi. 1800 ve 1900’lü yıllarda kanarya kuşları en çok kömür madenlerinde zararlı gaz dedektörü olarak kullanılıyorlardı. İtalyan cins üreticileri tarafından değişik cinslerde üretimi başarılan kanaryalar, İtalya’dan İsviçre, Almanya ve Hollanda başta olmak üzere Avrupa’nın çeşitli bölgelerine ihraç edilerek yayılmış ve tanınmıştır. İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda ve İtalya’da profesyonel anlamda yetiştiriciliğe başlanılmıştır. Harz’da, Bavyera’da, Saksonya’da yetiştirme çiftlikleri açılmıştır. Kanaryaların ötüşüne önem verilmeye başlanmıştır.
Kafeslerde beslenen kanaryalar evcillerinden farlıdır. Yabaniler daha küçük ve ince yapılıdırlar. Evciler ise iridir.
Beslenme
Çoğunlukla tahıllarla beslendikleri için kanarya yemi de bol miktarda tahıl içerir. Tohum ve çörek otu, solucan, şalgam tohumu, yumurta sarısı, özel mama, marul, elma ve gibi taze bitkiyle beslenirler.
Üreme
Dişiler tüy, kıl yosun ve köklerden ağaç veya çalılara fincan şeklinde gizli yuvalar yaparlar. Dişi kanarya, kahverengi benekli açık mavi renkli 3-5 yumurta yumurtlar. Kuluçka süresi 13 gündür. Bu devrede erkek, dişisini devamlı besler. Yavruları çıplak ve gözleri kapalı olarak yumurtadan çıkarlar. 17 günde tüylenerek üçüncü hafta sonunda yuvayı terk ederler.
İspinozgillerden (ötücü kuşlar ailesi) olan kanaryaların en önemli özelliği güzel sesleridir. Kafeste yaşayabilirler.
Genelde 10 ile 20 cm uzunluğunda, konik biçiminde gagaları olan bu kuşlar, tohum ile beslenirler.
Kanaryalar diğer ispinozlarla kolay anlaşır. Kanaryaların ispinozgillerin diğer türleri ile çiftleştirilmesinden çok farklı renkte kuşlar elde edilebilir.
Kanaryaların erkek olanları güzel ötümleri ile tanınır.
Çeşitleri
Örnek Kanarya Ötüş Videosu
Türklere ait Kanarya Irkları
İstanbulin Kanaryası :
Akdeniz bölgesinde yetişen bir ırktır ve İstanbul’dan Avrupa’ya gönderildiği için istanbulin ismi verilmiştir ve Maltız kanaryası adı da verilmiştir, bu kuş ırkının ise nesli tükenmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu zamanında kuş meraklılarının “İstanbulin” adıyla ün yapan bir kanarya ırkına sahip olduğu bilinmekteydi. Saraylarda kuşhanelerde yetiştirilmiş, vakit vakit Osmanlı Padişahları tarafından hediye olarak gönderilmiş İstanbul’a özgü bir Irk kanaryasıdır. İnce uzun boylu, ufak kafalı, kısık sesli uzun uzun öten hoş nameleri olan koyu sarı renkli bir kanarya cinsi olarak bilmekte. Osmanlı imparatorluğu dönemlerinde keşfedilen bu beyaz ve ince kuş türü günümüze kadar ne yazık ki gelememiştir.
Türkiye’ye ait beyaz kanaryalar II. Beyazıt padişahlığında Osmanlı saraylarında yetiştirilirdi. Fakat, zaman geçtikçe bazı bilinçsizlikler veya daha doğrusu tekniksiz davranışlar neticesinde ülkemize ait olan bu kuş türü artık bulunmamaktadır ve soyu tükenmiştir.
Almanyada bir çok kuş çeşitlerinden üreme yapılmaktadır ve istanbul ırkı anısına yetiştirdikleri beyaz bir kanarya için istanbulin ismi verilmiştir. Lakin görünüm olarak istanbul kanaryasına benzerliği olmaktadır.
Boğaz içi Kanaryası:
Kafkaslardan İstanbul’a kadar gelen tarihi bir kuş cisidir ve nesli tükenmiştir.
Alman Osabürck Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Kummerloe, Türkiye’de yaptığı bir incelemede Boğaziçi sahillerinde tuttuğu bir yabani kuşu Dünya’ya takdim etmiştir. Kanarya adalarındaki cins daşlarına benzeyen bu kuş, yazları Doğu Anadolu veya Kafkasya’ya gitmekte, kışları da Boğaz sahillerine gelmektedir. Bu güzel kuşlar, İspanya’dan II. Beyazıt zamanında gelen Yahudiler vasıtasıyla mı yoksa Osmanlı kuş severleri tarafından mı yakalanmıştır bilinmiyor. Eski el yazması kitaplara göre daha on beşinci yüz yılın sonunda bu kuşun beslendiğini tespit edilmiş. Bu kuşların eski adları kanarya değildir. Bu ismin kullanılması çok sonraları başlamıştır. Geçen asrın sonunda ve bu yüzyılın başında Türk kanaryalarının Avrupa’da görüldüğü biliniyor.